İnsanlar stres yapar, gerilir, sıkılır, bunalır ve bir yerden sonra öfkeye dönüşür; kimileri içine kapanır, artık ne olursa olsun der;
Bu iki uçta stres insanı doğru kararlar almaktan alıkoyar…
Kamuda ise bunun tersidir; iktidarlar ve hükümet politikaları geleceğe dair planlar yapar ve toplumun sosyal faydasını arttırmanın çarelerini arar. Eğer bulamazsa ya da doğru yönetilemezse toplum ‘strese’ girer.
Bundan kırk-elli yıl önce Türkiye’de kuraklık olacak deseler pek inanan olmazdı. Ama büyük devletler gelecek risklerini doğru öngörenlerdir.
Konu Türkiye için değerlendirildiğinde ülkenin yüzde sekseni kuraklıkla karşı karşıya olduğunu uzmanlar dikkat çekiyor. 21. Yüzyılın sonuna dek Türkiye’de yağışların yüzde otuz oranında azalması bekleniyor ki bu müthiş bir kuraklık demek…
Bu stres sonra halkın açlığına bile dönüşebilir; toprak artık su tutamıyor çünkü yağış azaldı;
Vahşi sulamanın önü alınamadı;
Havza bazlı yönetim teşekkülleri görevini yapamadı.
Ziraat odaları, Bakanlıklar, belediyeler, STK’lar, Çiftçiler henüz tehlikenin ne kadar büyük olduğunun farkında değil;
Bazı bilge insanlar bunu bize haber verdi ama dinlemedik; mesela TEMA Vakfı Kurucusu Hayrettin Karaca, ‘Türkiye çölleşiyor’ derken umursamadık. Hem bilge insanların sözlerini umursamadık hem de ülkeyi yöneten iktidarların bizi bu noktaya getirmelerindeki sorumluluklarını hiç hatırlatmadık, çünkü önceliğimiz bu değildi!...
Oysa geleceğin savaşları, dünkü petrol gibi yakında su üzerine yapılacak deniyor.
Doğru kararlar alamayan insanlar ve yönetimler strese girer; toprağın öfkesini üzerimize çekersek herkes bunun altında kalır, unutmayın!
